Monday, July 21, 2008

"blog bana karı bul lan allahsız"



la vida es un carnaval be blog. oooooh hayat ne güzel! bi de bu sıcaklar olmasa. yarın salsa dersime yine üç t-shirt'le gidicem herhalde. her birini sırılsıklam edip tuvalete sıkmak da cabası. çok çılgın hatunum di mi? (evet iğrencim biliyorum, ama biraz iltifat et be blog, gururumu okşa.)
celia cruz'u sen de çok seviyosun di mi blog? senin de salsa yapasın geliyo mu bu şarkıyı dinleyince? neyse.. kader utansın be blog. bak kim ki duk ne demiş? "spring summer fall winter and spring" demiş. senin de ömrünün baharı gelecek elbet blog. belki bi sonraki hayatında dünya salsa şampiyonu filan olucaksın, kim bilir?
en sevdiğim gün salı! hem psikologla randevum var hem de salsa kursum. her hafta yeni konu ve konuklarımda psikolog hatunun karşısına geçip zırvalamak ne güzel şeymiş. hiçbi halta yaramasa da en azından kendi kendime konuşmaktan kurtuldum sayılır. evet kurtuldum kurtuldum. artık daraldım konuşmaktan. hem bu sefer sanki her bok o kadar çözümsüz değil gibi.. önceden de değildi ya.. anladın sen onu blog. (hastayım sana!) aslında bu ferahlama olayı bodrum'da pörtledi içimde. oraya gittiğimden beri bi hoşum. döndükten sonra o hoşlukta görünür azalma olsa da hala bi şeyler var gibi. kardeşin dediği gibi "danssız geçen ömrüme yazıklar olsun!" ayrıca saçımı daha kısa kestirip siyaha boyattım blog. baştan sevmedim, içim karardı o kıpkızıl geçen aylardan sonra. ama şimdi süper-cool olduğumu fark ettim. alem bana hasta blog! (ama henüz farkında değil. maalesef.)
yarın psikolog hanfendiye anlatıcaam konuyu önce sana anlatayım dedim. şöyle ki, evvelsi gece laura'yı rüyamda gördüm. sevişiyoduk. (aslında sevişmeye çalışıyoduk da işte çaktırma sen.) çok enteresandı.. başka ne diyebilirim ki? rüya bir nedir ki? zaman ve mekan karman çorman bi şey oluşturmuştu. adı ile uyuşmayan yerlerdeydik (bodrum kampı, ama kamp değil. anladın sen onu.) ve şimdikinden daha gençtik. her gün uyanıp buluşuyoduk akşama kadar bahçede minderler üzerinde yatıp çay ve buzlu çay skalasından bi şeyler içiyoduk.
şimdi bu rüyadan sonra sorulacak soru direkman "ben lezbiyen miyim blog?" olmayabilir.. bugün le temps qui reste'i izledim mesela, ordaki eleman da rüyalarında anasıyla, babasıyla, büyükannesiyle, küçüklük haliyle, doktoruyla filan seviştiğini söylüyodu. (ama kendisi gay'di.) neyse işte iyice karıştı sanırım. sonuç olarak, sevgili istiyorum artık blog! just, anyone with a pulse! or even... pulse optional! (eddie izzard! hastayım sanaaaa!) (keşke eddie izzard gibi süpper bi travesti sevgilim olsa.. neyse..)
bugünkü yazıma son verirken, ellerinden gözlerin felan öper esen kalmanı temenni ederim ey blog. celia'dan guantanmera sana bugünkü son kıyağım olsun.

2 comments:

gregor samsa said...

senin blog mu bakıyor karı kız işlerine cien?

rica ediyorum bana da bulsun, istediğim özellikler...hımm hımmmm

neyse daha tam karar vermedim, ben ona dönerim.

özgün said...

valla "baktıramazsan baktırırlar gülüm" mantığıyla blogu dürtüyorum da.. bi sonuç alamicam gibi duruyo şimdilik :)
hayır yani bulsa da artık benim için çok geç, iki ay sonra vın.
ama senin için bi şeyler düşünürüz.. ya da düşündürtürüz.



"Hayatımızdaki en önemli olaylar biz orada yokken olur."
- Salman Rushdie