
Her 90 saniyeye bir kıyafetin düştüğü filmde 300 farklı tasarım kullanılıyor. Dizinin moda ikonu Sarah Jessica Parker, film boyunca 81 kostüm giyiyor. Filmdeki oyuncuların giydikleri giysiler henüz mağazalarda bile yok. Çekimler boyunca her gün 2 buçuk milyon dolarlık özel tasarlanan mücevherler kullanıldı. ..."
Sinem Dönmez, Cumhuriyet Hafta Sonu (31 Mayıs 2008), sayı: 105, sayfa: 6.
2 comments:
Sevgili karôshi'nin son yazısına yaptığım yorum bu yazı için de geçerli!
okudum yorumunu..
valla ben sex and the city'i uzun süre seyrettim.. hatta bütün bölümlerini izlemiş olabilirim!
ve izlediğimi dinlediğimi ayıklamaktan "o popüler, bu sanat" ayrımı yapmaktan bıkmış haldeyim.
tabii ki ben de bu dizilerin dayattığı yaşam tarzını onaylamıyorum (sanırım yazılarımdan da belli oluyordur). ama hepimiz insanız ve insan çelişkili bir hayvandır. eskiden yaptığım gibi "yüksek sanatla haşır neşir oluciim, gerisini boşvericiim" dersem kendimi kandırmış olurum. çünkü eğleniyorum bunları izlerken. ve evet, aslında bunları yapanlar hedeflerine ulaşıyorlar belki. bana ne? ayrıca hedef ne? millet bunları izleyip manyak gibi tüketecekse -ki hali hazırda tüketiyorsa- ne yapabilirim? kimse aziz(e) değil.
demem o ki bi şeyleri "iğrenç" kabul edip reddetmek kolay da, herkes aynı şeyi yapıyor ve herkesin "iğrenci" kendine. benim için the simpsons gelmiş geçmiş en muhalif çizgi dizi sayılabilir ama başkası kalkıp "bu ne be! al sana popüler kültür!" der. bunun da çözümü yoktur.
yani ben aslınd asex and the city'e karşı değilim. hatunlar takılsıni bana ne. benim karşı olduğum bu işte bu kadar paranın dönmesi ve on beş bin dolarlık lüks satc turlarının filan peydahlanması.
Post a Comment