Monday, May 19, 2008

bozkırkurdu ve fusion yatra

"geceyarı çocukları" adlı başyapıyı bitirdiğimden beri boşluktayım sanki. çoktan beri unuttuğum bir his, romanlarda yaşamak. unuttuğum ve özlediğim. finallerin başlamasına bir hafta kala, inadına daha da giriyorum bu dünyaya. üç dört günlük aranın kafi olduğuna karar verip "bozkırkurdu"na başladım dün gece uyumadan önce. rushdie'nin muğlaklığından beynim yeterince sulandı sanırım :p katılsam da katılmasam da hermann hesse'in nispeten daha kesin yargılara varmasını özlemişim. "siddhartha" ve "narziss ve goldmund"la başlayan hesse serüvenim devam etsin bakalım şaheseri sayılan romanıyla. en baştaki yayıncının önsözü bölümünde öyle bir giriş yazmış ki zaten amcam, "aman allahım nolucak bu adama böyle" demeden edemedim.

"... Ama gözümde biraz daha fazla değer taşıyor bu notlar, onları çağın bir belgesi sayıyorum, çünkü Bay Haller'in ruh hastalığı -bugün biliyorum artık- tek bir kişide rastlanan bir garabet değil, doğrudan çağın hastalığıdır, Bay Haller'in içinde yer aldığı kuşağın bir saplantısıdır; öyle bir saplantı ki, görüldüğü kadarıyla güçsüz ve yetersiz kişilerde değil, daha çok güçlü, alabildiğine aydın ve yetenekli kişilerde rastlanıyor.
Bu notlar -temelinde ne kadar az ya da çok gerçek yaşantı yer alırsa alsın fark etmez- çağın büyük hastalığını, onunla karşılaşmamaya ya da kötü yanlarını maskelemeye çalışarak yenmeye değil, hastalığın kendisini tanımlamaya yönelik bir girişim oluşturuyor. Kelimenin tam anlamıyla bir cehennem yolculuğu, karanlıklara gömülmüş bir ruh dünyasının karmaşası içinde yapılan bir yolculuk, cehennemden bir geçiş, karmaşanın karşısına dikilerek, kötüyü sonuna kadar yaşama istemiyle yürüyerek cehennemi boydan boya bir arşınlayış anlamı taşıyor."

(Hermann Hesse, Bozkırkurdu, s. 22)


bu arada http://amordemusica.blogspot.com/ adlı ultra-hiper-süper site sağolsun çılgın albümler indiriyorum. bi tanesi pek hoşuma gitti: louiz banks (hindistan'ın epey önemli bir müzisyeniymiş) ve pt. ronu majumdar'ın beraber hazırladıkları bir albüm. artık caz mı dersiniz geleneksel hint müziği mi dersiniz.. arada bi şey. (türlerden hiç anlamam zaten.) öneririm albümü, rapidleyiverin. bozkırkurdu'nu okurken de çok güzel gidiyo :) (sondaki "unity" adlı parçanın da kuch kuch hota hai'deki kampta sabah ayini sahnesinde söylenen şarkı olması da hoş bi sürpriz oldu. ama filmden pek hazzetmem o başka..)

5 comments:

gregor samsa said...

bence okuma bozkırkurdunu sonra BÖ ve BS diye bölebilirsin hayatını.

gel yol yakınken vazgeç.

özgün said...

meali: "bi kitap okudum hayatım değişti" :)
merak depreştirmek için söylenen bi söz.. mesaj alınmıştır.

Anonymous said...

bazı kitaplar gerçekten keşke okumasaydım dedirttiriyor

özgün said...

(bozkırkurdu'nu listenin başına alırsak) hangileri mesela?

Anonymous said...

kara kitap'ı okumayacağım diye yarısında bırakmıştım sonra meraktan tekrar aldım ve bitirdim, beni çıldırtan kitaplardan biridir, hem sevgi hem nefret bir arada.



"Hayatımızdaki en önemli olaylar biz orada yokken olur."
- Salman Rushdie