Wednesday, May 7, 2008

müstakbel üniversitem KUL :)



daha önce karmakarışık bir yazıda belirttiğim gibi eylül'de belçika'ya gidiyorum. memleketin en iyi üniversitelerinden biri olan kuleuven'da "sosyal ve kültürel antropoloji" masteri yapıciim. blogun solundaki link listesindeki görünür artış ve antropolojiyle ilgili sitelerin ve blogların eklenmesi de şahidim, konuyla ilgili araştırmalarıma başlamış bulunmaktayım. gururluyum, huzurluyum. eş dost bilsin öğrensin diye okulumu "satmak" üzere yazıyorum efenim: önce okulumu biraz pohpohliciim, sonra da meşhur böceğini anlatıciim :)

times higher education'ın sıralamasına göre dünyada 61. çinlilerin hazırladığı ve son yıllarda epey revaçta olan academic ranking'e göre ise dünyada 102-150 arasında bi yerlerde olan okulcuğum 1425'te kurulmuş efenim. (sıralamalar da pek bi şeyin göstergesi değil hani, mezunlar derneğinin faal olup olmaması bile etkiliyor bu araştırmaları.) tabii ki babamın deymiyle bir "papaz mektebi"ymiş. (hoş, babama kalsa bu okul hala bir kasabanın papaz mektebi.. üniversitelerin tarihine başka bi yazımda değineyim.) okulu papa kurmuş, kutsanmış yani. benelüks bölgesinin en eski üniversitesi olarak geçer. leuven şehrinden bahsetmek çok gereksiz herhalde, minicik bi yer işte, kadıköy bile olamaz yani. ama yeşil ve şirin, bakınız.


yukardaki fotoğrafta okulun kütüphanesini ve meydandaki böceği görüyorsunuz. kabul mektubuyla birlikte gelen kataloğun her sayfasında yer alan bu leuven böceği anamın babamın içine dert oldu, günlerdir soruyolar nedir bu diye. böceciği google'layınca öncelikle kendisinin hakkaten böcek olduğunu öğrenip rahatladım. peanut kişisinin blogunda kısa bir açıklama buldum: böcek, şehre, üniversitenin kuruluşunun 575. yılı anısına hediye edilmiş (yani 2000 yılında gelmiş oraya). antwerp'li sanatçı jan fabre tarafından yapılan "iğneye saplanmış böcük"; bazılarına göre bilim ve sanatın biraraya gelişini, bazılarına göre "bilgi"yi, bazılarına göre -böcüğün 400 milyon yıllık bi tür olmasından dolayı- "doğanın hafızası"nı temsil ediyormuş. (bi de fabre küçükken böcük koleysiyonu yaparmış. bi sayko belçikalı daha :)
carrie jenkins'in blogunda yazanlara bakılırsa kütüphanenin hikayesi ise pek bi hüzünlü: birinci ve ikinci dünya savaşları sırasında iki kez yakılan kütüphanedeki 1425'ten beri toplanan bütün elyazmaları ve eserler tarih olmuş. (kafamı duvalara vurmak istiyorum sayın seyirciler!) 1968'de flamanca konuşanlarla fransızca konuşanlar leuven katolik üniversitesi'ni parçaladıktan sonra da kütüphaneyi bölmüşler bi de: yarısı flaman kısmı olan KUL'a, diğer yarısı da valon UCL'ye geçmiş. (kısa keselim, kütüphaneye gelen vurmuş giden vurmuş!)

bölünmeden önceki ve sonraki beynelmilel alumni listeleri aynı oranda ilginç bence. hücreci christian de duve ve "basic income"cı philippe van parijs'i valonlara kaptırmışız ama pakistan'ı nükleer güç yapan abdül kadir han'ı flaman kısmı yetiştirmiş. habsburg hanedanının başındaki otto von habsburg kişisi de ayrı bi renk katmış listeye :) (gerçek adı inanılmaz: Archduke Franz Joseph Otto Robert Maria Anton Karl Max Heinrich Sixtus Xaver Felix Renatus Ludwig Gaetan Pius Ignatius of Austria, later of Austria-Este)
ayrıca, erasmus bile uğramış üniversiteme! heyt beee! :)


not: yazdıktan 10 dk sonra "totem" denen böcükle ilgili bakınız şunu buldum.

4 comments:

gaykedi said...

beyaz bloguna çok yakışmış, belçika'da bol bol midye böcüğü ve patates yersin artık, yemekle feci kafayı bozmuşum değil mi :p

özgün said...

teşekkürler pisi :)
gariptir, beş ay boyunca midye böcüünü sadece fransa'nın kuzeyinde yedim, bi kere. ama patatesi sorma hiç. yemeğı kısa zamanda bırakmam lazım, obezite sınırını çoktan aştım!

Anonymous said...

bir rivayete gore oyle bir bolmusler ki kitaplari: flamanlara birinci cilt, walonlara ikinci cildi diye diye, rezil rusvan olmus butun eserler.
ha gidip bizzat bakmisligim var mi? Yok. Ama sasirmam hani :)

özgün said...

evet ya bu adamlarınki de resmen salaklık! hani biz burda nelerle uğraşıyoruz onlar nelerle! rahat batıyo bu adamlara rahat!
hayır artık ab filan da iyice oturdu, işliyo. bölünüp napıcaksın be adam? gerizekalı mısın? yüzyılalrca sömürdüler, şimdi kulaklarından para fışkırıyo. onunla bile tatmin olmuyolar! pes!



"Hayatımızdaki en önemli olaylar biz orada yokken olur."
- Salman Rushdie