"yandı mı bu postaneler yıkıldı mı yoksa"
postadan ne bekliyorsam gelmiyor yaa!!! çıldırıciiim! hangi akla hizmet öyle bi salaklık yaptıysam, beş hafta önce zippo aldım e-bay'den. taaaa amerikalardan. salağım ya, ondan. dandik satıcı önce "senin çakmak çizik çıktı, düşük puan verme diye yolladık zippoya yensini yollicaklar" diye bekletti üç hafta kadar. geçen hafta da mail atmış, "yola çıktı çakmağın, 3-5 günde elinde olur". oldu canım, görürsem söylerim. çakmak makmak yok ortada. gümrüğe mi takıldı diyorum, ama 20 dolarlık bişey yol parası dahil.. olamaz yani.. (diye düüşünüyorum.. ama olabilir mi?)
bi başka şey, yani neden yaptığımı bilemediğim bi faaliyetle alakalı. taaaaa aralık'ta adbusters'a abone oldum. taksim'e her gidişimde robinson'larda sürünmiyim diye.. onlar da düzenli doğru dürüst getirtmiyo ki. ama belki de sorun adbusters'ın dağıtım şeysindedir. ne ocak-şubat, ne mart-nisan sayısı geldi. yetkililere seslendim tabii doğal olarak, "hastayım ben size, niye dergimi gönermiyosunuz, üzüyosunuz beni" dedim.. "biz dergilerinizi yolladık" dedi ryan. bi de adresimi uzun buldu. e napalım kardeşim.. istanbul burası. postada her bi şey kaybolabilir ayrıca... ki kayboldu herhalde...
hadi bunları geçtim, gelmesinler tamam, ama şu master başvurularımın sonuçları gelse artık... gelse de kurtulsam kukumav kuşu gibi düşünmekten. reddedilmişsemde plan felan yaparım ne bileyim hindistan'a gider gönüllü çalışırım. umut etmek iğrenç bi şey. direkt red gelse, en azından, "eh kader" der susarım. hayır yani, muhtemelen ikisinde de ilk aşamada elenmişimdir. niye o anda bi mail atmıyosunuz kardeşim? resmen reddedildiğimi öğrenmeyi napıyom ben öyle antetli kağıtlar felan. "kusura bakma kardeş, beğenmeik" seni diyin.. of ya!!!!!!!!!!!!!
belki de hep bu postacılar yüzünden. hepsi bana karşı komplo düzenlemişler, daha fazla delirtmeye çalışıyolar. hatta postacıalrdan ziyade kapitalist düzene bok atayım: ne demiş deleuze? kapitalizm hherkesi paronayak yapar, pısıp öyle oturursunuz.
neyse işte.. histerik yazımı burda bitirirken, elazığ'dayken her allahın günü söylediğimiz güzel gakkoş türkümüzü paylaşayım sizinle. (youtube da açılmış, blogum tekrar renklenmiş, orman ne güzel ne güzel! ama şu embed şeysini niye kaldırmışlar ki???)
http://www.youtube.com/watch?v=LnYP2jxf0Kk
bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır
bugün posta günü canım sıkılır
ellerin mektubu gelmiş okunur
benim yüreğime hançer sokulur
(evet burdaki amca son dizeyi farklı söylüyo, biliyorum.)
4 comments:
Bu postacı bekleme eylemini yakınen tanıyorum. Burada bir örneği mevcut. Hatta postaneye yazdığım dilekçenin cevabını da 27. günde falan getirebildiler. İlgileniyoruz, vs vs diye baştansavma iki satır yazı işte.
Sabırlar dilerim.
Bir karışıklık oldu. Doğru adres bu olacaktı:
http://egemavisi.blogspot.com/2007/11/postane-gelmeyen-evrak-ve-turnikeler.html
"bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır" türküsünün, sana sadık gürbüz'ün senfonik yorumunu göndereyim postanın gecikmesi bir hayıra vesile olsun, bu arada normalde benim türkülerle aram pek yoktur ama bu herif'in, klasik müzik orkestrası ile yaptığı "toprağım ve sevdam" adlı bir albüm var of ki off, dadından yinmez, herneyse "şuradan" lüplet mp3'ü, bu albümü netten bulamazsan bana haber et, sana uçuram :p
@ gaykedi;
süpersin! :) eve gidince önce linki hüpleticem sonra da albümü indiricem.. emule'de varsa yani.. ne varsa bloggerlarda var :p
@ egemavisi;
senin başına gelen de çok acıklıymış.. ama klasik yaklaşımımız hep şu olmalı: burası türkiye. yoksa kafayı filan yeriz mazallah.
Post a Comment