Monday, February 11, 2008

paranoyanın eşiğinde...

deliriyorum mütemadiyen.. işin ilginci, "deli"nin mümkün olan her tanımı uyar şu durumuma. kafayı oynatma, düzene uyum sağlayamama, aslında herkesin deli olduğu bir dünyada deli olmamak, gittikçe akıllanmak, gittikçe salaklaşmak, gittikçe sosyalleşmek, gittikçe asosyalleşmek, gittiği kadar işte.. bunların hepsi aynı anda olur mu..?
gittikçe daha çok "aklım almıyor!" gittikçe daha çok "inanamıyorum, bi insan bi başka insana bunu nasıl yapar?!" gittikçe daha çok "insanlığımdan utanıyorum." gittikçe daha çok "yahu pılıyı pırtıyı toplayıp gidicem buralardan!" gittikçe daha çok "is there life on maaaaaaaaaaaaaaars?"
hadi hepsi tamam, belki de doğru yolda olduğumun göstergesi bunlar. peki ya son zamanlarda dürtmeye başlayan paranoya illetine ne demeli? kimseye sormadım, pek kimseden de duymadım ama hani olur ya aslında illüzyon dünyasında yaşadığın hissine kapılma.. yok aslında böyle bi yer. ya da var ama sanal. matrix sendromundan mı muzdaribim? neyim ben?
"insan" bir nedir? aslında ne garip/gülünç yaratıklarız?! benliğimden daha da bi sıyrılabildiğim zamanlarda en azından şeklimizi şemalimizi sorguluyorum. bu ne kardeşim? el, ayak, parmak.. kıl, tüy, saç en basitinden! tamam, cevaplar belli: evrim, işlev, verim, vb. ama demek istediğim şey başka..
sonra bu tanrı meselesi. akıl yürütme tamam, tıkır tıkır gidiyor da geliyor en başta takılıyor. ilk atomu kim/ne koydu oraya?! neler oluyor?? neden??? nihilizm niye kendini olumsuzlayan/reddeden bir şey? istediğin kadar küçük hisset, öyle durumlar oluyor ki en büyük sensin. onu da bırak, hayatın anlamının bizzat anlamsızlığı olması durumu.. kolay değil bunları kabullenmek. peki neden? "psikoloji" şeysi niye bu kadar marjinal? ya hep ya hiç? mutlak görecelilikte kayboldum bi de sanki. doğru yok. gerçek yok. vallahi yok. kendimden bile emin değilken başka bi şeyden emin olmak mümkün mü? solipsist miyim neyim? yok değilim.. daha başka bi şey bu sanki..
zecharia sitchin diye bi deli varmış.. demiş ki dünyadaki hayatı uzaylılar başlatmış. doğrudur abicim. olur olur yani. neden olmasın? olmaması için tek bi neden var mı? inatla reddettiğim şeyleri reddetmek için aslında hiçbi neden olmaması gibi.. ya da benimsediğim şeyleri niye benimsiyorum? ben manyak mıyım? hayır yani ne oluyo?
ya "ruh" varsa? istemem, olmasın. korkarım ben öyle şeylerden. hatta kendimden bile korkarım. ya deliysem? şizofren filansam? yok değilim, biliyorum da işte, ya olsam? hatta öyleysem? yani nerden biliyorum ki? şizofren olsam nerden bilicem ki?
burdan 70 milyona sesleniyorum (ahahahaha! hep yapmak istemiştim bunu), böcük samsa beni deli etti. vallahi billahi. adam bi garip. hadi, istediği kadar garip olsun da, beni de garipleştiriyor. en tırsınç olanı da, son bikaç aydır kendi kendime konuşuyormuş gibi hissediyorum onunla konuşurken. sanki öyle biri yok da hani, böyle imaginary friend şeysi gibi. hayır, i don't see dead people. ama tırsınç yani. bu hissiyatı hissedip hislerin içinde şeolmak.
ne demiş freddie? i'm going slightly mad. ne güzel demiş! hem "ufaktan oynatıyorum" hem de "azıcık oynatıyorum" manasında sanki. hmmm.....

No comments:



"Hayatımızdaki en önemli olaylar biz orada yokken olur."
- Salman Rushdie