Friday, February 22, 2008

kıymet nadir bindebir'e ve tanrıçaya;

sayın goddess artemis, günümü aydınlattınız yorumunuzla :) (aslında karartmaya yakın bir aydınlatma oldu gibi.. hm hm hm.) kıymet nadir bindebir kişisi de "bu delilere dikkat" listemde yerini aldı. sadece birkaç yazısını okudum ama, yine de, -söylemezsem çatlarım- hastası oldum :) kendisinin aslında "kim" olduğu konusunda merakınızı paylaşmakla beraber, aslında gerçek ismini öğrenmenin ne kadar alakasız olacağını düşünmüyor değilim. kendisinin değil de anne-babasının etiketi olacak sonuçta ismi :p neyse, fazla dağılmadan, acaba başka hangi faaliyetlerde bulunuyor, en merak ettiğim bu oldu. yoksa "gerçek adı" ile daha ılımlı yazabileceğini pek sanmıyorum.

bindebir'in fırıldak demirel'le ilgili yazısının sonunda da şunu görünce dayanamadım yine, bir ayaküstü blog yazısı şettireyim dedim: "okuyucuya zihin açan soru: Neden islamiyetten başka hiçbir dinin –kovaladığı- Salman Rushdiesi, Teslime Nasreeni, Theo van Goghu, karikatüristi yoktur?"

kısmi kişisel cevabım: soruyu sorarken kendisinin aklında ne vardı, bilemiyorum. ama bence dinlerin de belli bir ömürleri oluyor, canlılar gibi hani. alınyazısı işte, neylersiniz.. sadece "bugünlerde" en göze batan saçmalıklar islamiyet'le alakalı hususlardan çıkıyor diye diğer dinler daha iyi, daha modern, daha insani, daha cici filan olacak değil bence. kaldı ki, her din, hala, inananlarına da inanmayanlarına da eziyet etmeye devam ediyor. hıristiyanlık ve yahudilik artık "abi" statüsünde olduğu için ortalıkta pek görmüyoruz biz bunları. ama bakmayı bilince, onların yediği haltlar da kabak gibi ortada. bakınız papa.
çok değil, birkaç yüzyıl önce engizisyonda şurda burda yedikleri boklar ortada. ama o kızgın/azgın ergenlik dönemiydi. çocukken bi de evcilik oynardı ya bunlar, meleklerin cinsiyetini filan bulmaya çalışırlardı. yahudilere ne desem boş, isa'yı öldürdüler, daha ne olsun. ama kurban psikolojisi nelere kadir, bi türlü alamadılar hınçlarını, sapıtıp oraya buraya saldırmaya başladılar. ki saldırdıkları insanlar cellatları bile değildi. bakınız filistin.
bu karmakarışık yazıda söylemek istediğim tek şey şu aslında: biraz daha sıkıcak dişimizi mecburen. islamiyet henüz yetişkin bile olmadı. vuracak, kıracak, "herkesten nefret ediyorum" diyip odasına kapanacak. hazırlıkla olmak lazım hani, o bakımdan.

son olarak, yine tanrıça hanıma demek isterim ki; "din benim dinim değil, inanç benim inancım değil" demek bir nebze olsun iç rahatlatsa da, bu benim olmayan din ve inançlar benim değerli hayatımı değersizleştirmeye çalıştıkça susmak pek mümkün olacak gibi görünmüyor. zaten bu işte uzun vadeli bir çözümün olamayacağı belli ama aynı fikirdeki insanların varlığının somut kanıtlarını görebilmek de ferahlatıyor. sonuçta insanız, tanrı değiliz. onay olmasa da en azından etkimize "tepki" almak bile iyi bir şey. tepkiniz için de teşekkür ederim. iyi günler :)

3 comments:

Goddess Artemis said...

Sevgili Arkadaşım,

"Din benim dinim değil, inanç benim inancım değil" vurgusunu yapmamın nedeni var:

Çünkü bendeniz mürted'im. Bana bir yerlerden saldırmak isteyenlerin başlıca vurgusu bu yöndendir.

Esasen, günümüz Türkiye'si müslümanları herkesi tekfir'le itham etmektedirler.

Yorum yapmama nedenim budur. Yoksa, böyle söyleyip kendi içimi rahatlatmak gibi bir çabam yok.

Bu güzel yazınız için çok teşekkür ederim. Beyninize, ruhunuza ve elinize sağlık! :o)

Goddess Artemis said...

"Neden islamiyetten başka hiçbir dinin – kovaladığı- Salman Rushdiesi, Teslime Nasreeni, Theo van Goghu, karikatüristi yoktur?"

Yanıt veriyorum: Çünkü, İslam'da iddia edildiği ölçüde bir hoşgörü mevhumu yoktur!

bkz. Milletvekili Saldırısı

bkz. Hoşgörü ve Son Akşam Yemeği

özgün said...

"kovaladığı" kısmına cevap olmuş benimki sanki.. hm hm hm.. :)



"Hayatımızdaki en önemli olaylar biz orada yokken olur."
- Salman Rushdie